Anayasa cephesinden
“Temennimiz odur ki Mart sonuna kadar bu iş biter. (…) Bitmemesi halinde, AK Parti’nin bu konuda yaptığı çalışma Meclis gündemine taşınacaktır.” Başbakan’ın 29 ocak grup toplantısında ilân ettiği strateji tıkır tıkır işliyor.
Uzlaşma Komisyonu şimdiye kadar, 130 kadar maddeden oluşması beklenen anayasanın büyük bölümünü görüştü, sadece 35 civarı maddede uzlaşı sağlayabildi. Bugün akşama kadar dört parti bütün önerilerini Meclis başkanlığına sunacak. Pazartesi 8 nisan dostlar alışverişte görsün diye yapılacak bir son toplantı sonrasında hükümetin başkanlık sistemi önerisi gündeme oturacak.
AK Parti göbeğini kendisi kesmek istiyor. Teklifini, barış rüzgârıyla referanduma götürüp Başbakan’ı mutlak bir başkan yapma hedefi açık. 330 için gereken 3 oyun peşinde. Bulması da, referandumu kazanması da ihtimal dâhilindedir. Ama bu kumara ne gerek var? Neden o barış rüzgârını arkasına alarak BDP ile oturup demokratik bir anayasa veya güçlü denge denetleme mekanizmaları olan bir başkanlık sistemi çalışması yapmaz? “Büyüklerimiz bilir” ve “çoğunluğun istediği bu, yetinin, şükredin” diyenlere rağmen bu soruyu sormaya devam edeceğiz.
Bu ayki Tempo dergisinde Erdal Güven’in “Usul usul başkanlığa” araştırması herkesin anlayacağı dilden başkanlık dayatmasını anlatıyor. AK Partinin 22 sayfalık propaganda kitapçığı “Türkiye Başkanlık Sistemini Konuşuyor” ile birlikte okunmalı.
Çamlıca için ÇED?
Temmuz 2008’de Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’nin geçici 3. maddesi uyarınca 7.2.1993 tarihinden önce onaylanmış projeler ÇED uygulamasından muaf tutuldu. 2010’da bu düzenlemeye karşı açılan davada yürütme durduruldu. Hep olduğu gibi, 2012’de yine aynı madde Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yine aynı hedefle değiştirildi.
Bunun üzerine bir grup Bursalı vatandaş planlanan Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolunun yaratacağı çevresel sonuçlarını öğrenmek için projenin ÇED’inde ısrarcı oldu ve Danıştay’da dava açtı. Dava 28 Mart’ta sonuçlandı. Danıştay 14. Dairenin verdiği nihaî karara göre bütün eski projelerin ÇED alınması zorunlu hale geliyor.
14. Daire’nin kararı ÇED’den muaf tutulmaya çalışılan üçüncü Boğaz Köprüsü, Gebze-İzmir Otoyolu, Ilısu Barajı, nükleer santraller için ÇED sürecinin gerekli olduğuna dolaylı olarak karar veriyor. Çamlıca Camii bu kapsama neden girmez? Dünyada emsalleri var. Üstelik inşaatı için Çamlıca’dan kaldırılacak 50.000 kamyon toprak Maltepe’de deniz dolgu alanına dökülecek!
İsraf ekonomisi
Hatalı, fuzulî projeler cenneti memlekette değişen bir şey yok. Danışsız, düzensiz, denetsiz işler sadece çevreye, kente ve kültüre zarar vermekle kalmıyor, kaynakları da çarçur ediyor.EVA Danışmanlık’ın araştırmasına göre Anadolu’da 1 milyon metrekare fuzulî AVM alanı varmış!
Geçen gün Taraf’ta vardı. Mimar Korhan Gümüş anlatıyor: “Bu sabah olimpiyat stadyumuna gittim. Orada koskoca bina boş bir enkaz gibi duruyor. Harcanan para 200 milyon doların üstünde. Sovyetler Birliği’nde böyle inşaatlar vardı, kullanılmayan.” Mâlum bu aralar Olimpiyat heyecanı yine depreşti, inşaat fırsatları ağızları sulandırıyor. Ama bilinsin ki bütün eski olimpiyat kentlerinde ve bizim olimpiyat stadyumunda olduğu gibi bu inşaat bir atımlık olacak.
Bugün Formula 1 pisti otomobil kiralama şirketinin deposu olarak kullanılıyor. Maliyeti 300 milyon dolar. Sütlüce’deki Avrupa’nın en büyük kültür merkezi iddiasıyla inşa edilen Stalinist lenduha düğün törenleri için kullanılıyor. Maliyeti 250 milyon dolar.
Maliyeti 200 milyon dolar tahmin edilen İstanbul Kongre Merkezi umumiyetle boş. Çalışmayan bir diğer mekân Feshane’nin maliyeti 50 milyon dolar… Acaba Taksim’deki uyduruk kışla ve gereksiz dal-çık tünelleri kaça malolacak? Gümüş’ün tahmini: “Kışlanın inşaatı 200 milyon dolar. İşletmesi yıllık 60 milyon. Tüneller, hepsi yapılırsa 300 milyon dolar.”
Bu israf furyasından hiçbir ders çıkarmadan devasa bir olimpiyat işine giriliyor. Kibir böyle bir şey işte!
Van-Erivan uçak seferi
Açık bir bilgilendirme olmasa da bu ay başlaması beklenen seferlerin Sivil Havacılıktan izin alamadığı ve bunun arkasında “kardeş” Azerbaycan olduğu söyleniyor. İhtimal yüksek. Nitekim Azeri basınındaki homurdanma iyice duyulur olmuştu. Dışpolitikada Batı’ya kafa tutan, İsrail’e dik duran, bölgeye nizamat veren Türkiye’nin karizmasını çizen tek ülke Azerbaycan… Kardeşlik namına!
Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor…
Related posts:
Cengiz Aktar: Anayasa olmuyor Başkanlık verelim
Cengiz Aktar: Çözüm cephesinden, Alman-Fransız barışı, Çağdaş Hukukçular Derneği meselesi…
Cengiz Aktar- Anayasa ve Barış
Cengiz Aktar: ‘Ya başkanlık ya pişmanlık’ dayatması
Cengiz Aktar: Bu başkanlık sistemi Türkiye’yi diktatörlüğe götürür
↧