Kıbrıs nihayet?
Ada tekrar gündemde. Duyunca, önceki çabaların nasıl boşa çıktığını hatırlayıp “yine mi” diye sorup geçesi geliyor insanın ama bu sefer durum farklı. Çünkü adanın her iki tarafında da, hatta kayırıcıları Türkiye ve Yunanistan’da bile deniz bitti!
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (KC) iktisaden ve siyaseten içine düştüğü durum ortada. KC, AB üyeliği sayesinde ve avroya dâhil olarak ilelebet refaha vasıl olacağını hesap etmişti; evdeki hesap çarşıya uymadı. AB üyeliğine sırtını verip Annan Planını reddederek Türkiye’yi Kıbrıs sorununda dize getireceğini hesaplamıştı, bu hesap da tutmadı.
KKTC’yi vilâyetleştirerek sorunu çözeceğini sanan, alaturka Enosis rüyaları gören Türkiye hükümetlerinin planı da tutmadı. KKTC bütçede yük, uluslararası sahada başağrısı olmayı sürdürdü. Son dönemdeki dinî asimilasyon çabalarının fiyaskosu da cabası. Kıbrıs, Türkiye ile Yunanistan arasında derin acılara yol açan daimî bir husumet nedeni olmayı sürdürdü. Bu arada her iki ülkede de farklı nedenlerden ekonomi ve siyaset ciddî şekilde yalpalamaya başladı.
Herkes çareyi, çözümü başka yerlerde arayarak kaybetti ve nihayet herkesin kazanabileceği bir senaryo, tepkisel olarak kendiliğinden oluşmaya başladı. İşte manzara: Bir yıl önce güneyde çözüm taraftarı liberal Nikos Anastasiadis’in cumhurbaşkanlığına gelmesi ve ardından kuzeyde yine çözüm taraftarı CTP’nin hükümete gelmesiyle ilk defa benzer bir irade ortaya çıktı. Çözüm iradesi bugün güneyde o kadar güçlü ki Annan Planı’nın reddinde büyük payı olan Kilise dahi Başepiskopos Hrisostomos ve Sensinod Meclisi’nin ağzından sürece destek veriyor. Kiliseye çok yakın olan ve ortak metin konusunda kısmen muhalefet eden hükümet ortağı DİKO partisinin artık etkisi yok.
İlâveten iki yeni parametre, anakaradan yıl içinde akmaya başlayacak ve bütün adaya yetecek kadar su ile güneyin karasularında bulunan doğalgaz ortaya çıktı.
Üçüncüsü uluslararası camia artık bu işin bitmesinin hayrına kanaat getirdi. Nitekim geçen hafta adanın iki liderinin üzerinde mutabık kaldıkları ve yeniden başlayacak müzakerelerin temel paradigmasını oluşturan ortak metin açıklanır açıklanmaz AB, ABD, Almanya, BM ve İngiltere sözbirliği etmişçesine güçlü destek verdiler.
ABD’nin ağırlığını özellikle not edelim: Ada’da, Atina ve Selanik’teki görevlerinin yanı sıra üç yıl NATO’da ABD daimî temsilci yardımcılığı yapmış ve konuya hâkim bir ABD sefiri var. Ortak açıklama ABD Dışişlerinin Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu müsteşar yardımcısının adayı ziyareti akabinde yapıldı. ABD Başkan yardımcısının Anastasiadis’e tebrik telefonu da bu esnada geldi.
Bugüne dek epeyi yol alınan müzakerelerin şimdi ortaya çıkan ortak iradeyle hızlanması ve 2015’e doğru federal Kıbrıs’ın şekillenmesi imkânsız değil. Türk tarafı başta kendi tezi olan ama sonra “devlet kurma hırsıyla” unuttuğu iki toplumlu ve iki bölgeli federal Kıbrıs’a “evet” demiş bulunuyor. Ama yeni Kıbrıs’ta homojen federe devletler değil, bir AB ülkesinde olduğu gibi Rumların ve Türklerin istedikleri yerde mesken ve iş edinebileceği federal bir devlet olacak.
Kıbrıs’taki çözümün sayısız kazancı var. Paylaşılacak su ve gaz, diğer taraftan birleşmeyle başlayacak ekonomik faaliyet adanın ekonomisini toparlar.
Türkiye için gazın en mâkul alıcısı olması, KKTC’ye verilen malî yardıma gerek kalmayacak olması ekonomik kazançtır. 40.000 askerin dönmesiyle askeriyenin Kıbrıs’taki sözünün sona ermesi vesayet açısından önemli. Kıbrıs’a gelecek kalıcı barışın bütün taraflar açısından ekonomik temettüsü aşikâr. Keza Kıbrıs’taki federal yapı bakarsın bir gün Kürt bölgesi için de örnek oluşturur.
Yangın yeri doğu Akdeniz açısından Kıbrıs adasında oluşacak istikrarın değeri de ortada. Bu bağlamda Kıbrıs gazının dibindeki İsrail gazının Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Batı’ya satılmasının da İsrail-Türkiye husumetine bulunacak çözümde payı olabilir.
Bütün tarafların kaybettiği bir statüko bütün tarafların kazanacağı bir dinamiğe dönüşüyor. Kıbrıs bugüne kadar hazmedemeyeceğinden fazla tarih üreten bir toprak oldu, umalım ki artık normalleşerek kendini unutturur.
Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor.
Related posts:
Cengiz Aktar: Uluslararası Kıbrıs Konferansı’na doğru
Cengiz Aktar: Hükümetin Kıbrıs hamlesi önemli
Cengiz Aktar: Sahipsiz Kıbrıs sorunu
Cengiz Aktar: Avrupa ilişkileri ve sorumsuzluk
Cengiz Aktar: [Kıbrıs'ta] Çözümler er veya geç gündeme gelecek
↧