Yeni Türkiye ile Sivil Türkiye
Ali İsmail Korkmaz’ın annesi mahkemede oğlunun katillerine bakıyor.
Tayyip Erdoğan’ın ustalık dönemi epeyidir fiiliyatta. Usta terzinin Türkiye toplumuna biçtiği yeni gömlek ise dar, giderek de daralıyor. 1982 Anayasasından 1982’den beri kurtulmak için uğraşan Türkiye’nin yeni bir deli gömleğine razı olacağı şüpheli. Zira ustanın çıraklık ve kalfalık döneminde biçip kestiği rahat gömleklere alıştı artık toplum. Toplumun terkibine AKP’nin tabanı da dâhil. O yüzden ustanın işi zor. Cılız da olsa itiraz eden, itirazını yüksek sesle söylemenin tadını almış olan, tektip düşüncenin vesayetini AKP’nin aracılığıyla kırmış olan, uluslaşma döneminin dayattığı yalanlara ve yarattığı tabulara ‘hayır’ demeyi öğrenen bir toplum var artık Türkiye’de. Demokrasinin tadını almış, yola koyulmuş, kaderini vasilerinin elinden kendi eline almakta olan bir toplumu yeniden zapt-u rapt altına almak mümkün mü? Değil!
Zira toplumun geçirdiği bu dönüşüm salt AB sayesinde olan ya da AKP’nin bahşettiğini düşündüğü bir dönüşüm değil. Toplumca bedel ödenerek gerçekleşen bir dönüşüm bu. Darbe, katliam, soykırıma maruz kalarak, enva-i çeşit ceberutlukla cebelleşerek kazanılmakta olan paha biçilmez bir mertebe. Bunun en güçlü örneği Kürt siyasî hareketi. Sağlam durmasının nedeni ödediği bedel.
Dönüşümü 2011’den bu yana kendi bildiği gibi dönüştürmek azminde olan iktidarın işi, dönüşümün kimyası gereği zor görünüyor. Zor tanımlamasının dahi yetersiz kaldığı sert bir döneme girdik. İtirazlar her bir yandan çığ gibi büyüyor ve yükseliyor. Maharetinden emin ustanın toplumsal çelişkilerin çatışmaya dönüşmesini engelleme yeteneği ve birikimi yok. Zira bunun için gereken “usta iktidar” değil “usta toplum”. Gezi, usta toplumun somut emaresiydi ama memleket sathına yayılması zaman alacak.
AKP’nin derdi oturmuş demokrasilerdeki gibi yönetişim değil, oturmamış demokrasilerdeki gibi nizamat verme hırsı. Sade sandıktan meded umması çatışma çözümünden bir şey anlamadığının sarih ifadesi. Oysa burada herkes daha çırak. Türkiye’nin ustalaşma yolunu açan, enerjisinin açığa çıkmasına önayak olan partinin frene basarak bu serüveni kendi bildiği gibi yönlendirme, kontrol altına alma ve esasen sona erdirme niyetinin ardında da bu beceriksizlik var. Bunun sonucu toplumsal kutuplaşma ve çatışma. Başbakan’ın diline doladığı millî iradeyle gayrimillî iradenin çatışması.
Beceriksizlik artık hukuk ve demokrasi kaidelerini yerlerinden oynattı. Kavramların içi boşaldı, uygulamaları askıya alındı. Kurumsuzlaşma had safhada. İktidar panik halinde irrasyonel kararları art arda dayatıyor. Gerilim, seçim yaklaştıkça artacak. Seçim kampanyası tamamen genel seçimmiş gibi cereyan edecek. Sonucu meçhul. Can havliyle karar alan iktidarın siyasî hatalarına rağmen 30 martta sarsılmayacağı varsayımlar arasında. Yolsuzluk hoşgörüsü, iktidardan iktisaden nemalanan fırsatçı kitle, 1923’ten bu yana ilk kez iktidar olmuş mağdur mütedeyyin kitle, AKP’nin seçim taktikleri, ekonomik krizin 30 marta kadar yansımayacak olması, bütün bunlar büyük ustaya taze kan olabilir.
İşte o zaman çatışmanın boyutu görülmemiş bir düzeye tırmanabilir. “Seçim kazansa da bu kafayla artık yönetemez” öngörüsünün ardında bu risk algısı var. Zira artık bir tarafta AKP’nin Yeni Türkiyesi diğer tarafta Sivil Türkiye var. Ve Kürt siyasî hareketi başta olmak üzere, sivil olan her itirazın, iktidarın Yeni Türkiyesiyle artık onulmaz bir kan uyuşmazlığı içinde olduğunu görmek gerekiyor. İktidarın Yeni Türkleri, kâh Jön Türkleri kâh faşizmin Yeni İnsanını hatırlatıyor. “Her zaman her yerde millî irade” sloganları tüyleri ürpertiyor. Karşılarında yavaş da olsa sivilleşmekte ve dünya ile irtibatta olan bir Türkiye var. Yeni bir kavga başlıyor
Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınlandı, yazarın izniyle burada da yayınlanıyor.
Related posts:
Cengiz Aktar: Türkiye yönetiliyor mu?
Cengiz Aktar: Konfederal Avrupa’da Türkiye
Cengiz Aktar: AKP’nin ustalık dönemi #secimtakip
Cengiz Aktar: “Eski AKP ve yeni dinamikler
Cengiz Aktar: Yeni Türkiye’nin berisine düşen AKP #DirenGeziSeninleyiz
↧