Dış mihrak edebiyatı
28 mayıstan bu yana iktidar bir dış mihraktır tutturdu mâlum. Şimdi aynı hain dış mihraklar Mısır’ı karıştırmış, sonbaharda burayı yine karıştırabilirlermiş. “Bugün Mısır, yarın belki Türkiye”!
“Dış mihrak” demek o ülkenin itiraz eden, talep eden vatandaşının iradesini hakir görmek, onun kandırılmış olduğu varsaymak, meşruiyetini itibarsızlaştırmak demektir. Erdoğan’ın beğenmediği her itiraz dışarıdan tahrik edilir, beğendiği ise “millî irade” etiketi taşır.
Mısır’ı karıştıran dış mihrak kim acaba? ABD? AB? İsrail? Suudi Arabistan? Türkiye? Hepsi?
Geçen günkü “elimizde İsrail olduğuna dair delil var” sallaması ve ABD’den gelen çok sert yalanlama memleketin “muhteşem izolasyonuna” pek değerli bir katkı oldu! Dış mihrak lakırdısının içerde getirisi, dışarıda ise götürüsü olur…
PKK çekilme yüzdeleri
Martta çekilme konuşulurken bunun düzenli ve gözetimli yapılması gereğini vurgulayıp durduk. Kürt tarafı defaatle yasal düzenleme talep etti. Hükümet ise “sıvışın, gözden kaybolun” dercesine işi hafife aldı.
Taraf’ta Gültan Kışanak’ın söylediği açık: “En başta BDP’nin de KCK’nin de çekilmeyle ilgili yasal düzenleme yapılması ve bir gözlemci heyet olması yönünde talebi vardı. Böylece çözüm sürecinin hem yasal dayanağı olacaktı hem de gözlem heyetleri sürecin gidişatını kontrol edecekti. Fakat hükümet bu konuda bir tutum içinde olmadı.”
Demek ki karşılıklı “politik kararlılık” çekilme gibi son derece teknik bir aşamanın hayat geçmesi için gerekli ama yetersiz bir koşulmuş. Siz varın bir de anadilde eğitim, ademimerkeziyet, öncelikli ekonomik bölge, adalet-hakikat, af-geri dönüş, korucuları da kapsayacak silah bırakma gibi had safhada teknik işlerin akıbetini hesabedin…
Memur Sen
Toplu iş sözleşmesi (TİS) sonucunda “hükümet sendikası” Memur Sen tarafından memurlara yeterli görülen zammı Ankara’da protesto eden KESK’liler gaz yedi. Temmuzda Memur Sen’den bahsederken “Ağustosta başlayacak TİS pazarlıklarında en yüksek temsil oranına sahip olan bu sendikanın hükümeti zorda bırakmayacağı da açık” diyordum. Ağustos boyunca sürmesi gereken TİS görüşmeleri başladığı hafta sonuçlandı! Hükümet ile Memur Sen’in ikili görüşmeleri sonucunda KESK ve Kamu Sen safdışı bırakıldı ve 2,5 milyon memur ailesini ilgilendiren mutabakat sağlandı. Kraldan kralcı Memur Sen’in hükümetin teklifinden de düşük bir oranı kâbul ettiği haberlerini okudunuz. Sovyet sisteminde hükümete biat etmiş sendikacılıktan farkı yoktur. Sonuçta sosyal barışı zedeler!
Atletizmde mükemmel nal topladık
Geçen Pazar sona eren dünya atletizm şampiyonasına 10 atletle katılan Türkiye sıfır çekti. Son yıllardaki birkaç münferit başarıdan geriye, aralarında bu başarılara imza atmışlar olan 38 atletin şampiyona öncesinde doping şüphesiyle 2 yıl müsabakalardan men edilmesi kaldı.
Elbet tek sıfırcı biz değiliz ama biz pek iddialıyız ya…
Türkiye Atletizm Federasyonu, futbol ve basketten sonra 150.000 civarı sporcusuyla üçüncü büyük federasyon. Atletizm eskiden olduğu gibi olanaksız değil. Ne sponsor, ne devlet desteği, hiçbir eksiği yok. Hatta madalya kazanana hiçbir yerde olmadığı kadar para veriliyor. Demek ki sorun başka yerde.Atletizm bireysel ve yılmaz çaba gerektiren bir spor. “Yılmaz” adının ve soyadının bu kadar bol bulunmasına rağmen buraların fıtratı dopingin simgelediği kolaycılık…
Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor…
Related posts:
Cengiz Aktar: “Yargı kararlarına uyacağız”
Cengiz Aktar: Suriye ile nereye?
Cengiz Aktar: İsrail’in özrü
Cengiz Aktar: Realpolitik ve yeni ahlâk
Cengiz Aktar: Mısır ve AKP
↧